1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da bütçe krizi derinleşiyor

Sinem Özdemir | Tuncay Yıldırım
21 Kasım 2023

Almanya'da koalisyon hükümeti, Anayasa Mahkemesi'nin kararı sonrasındaki 60 milyar euroluk bütçe açığını kapatmak için çıkış yolu arayışında. Maliye Bakanlığı, bütçe dondurma kararının kapsamını genişletme kararı aldı.

Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Başbakan Olaf Scholz ve Maliye Bakanı Christian Lindner
Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Başbakan Olaf Scholz ve Maliye Bakanı Christian LindnerFotoğraf: Kay Nietfeld/dpa/picture alliance

Anayasa Mahkemesi'nin pandemi dönemi için öngörülen 60 milyar euronun iklim fonuna aktarılamayacağı yönündeki kararının ardından, Maliye Bakanlığı radikal bir adım atarak bütçe durdurma kararının kapsamını genişletme kararı aldığını bildirdi. Bu bağlamda, başlangıçta sadece İklim ve Dönüşüm Fonu için öngörülen bütçe dondurma uygulaması, federal bütçenin büyük bir bölümünü kapsayacak şekilde genişletilecek. 

Kaygı yaratan genelge

Maliye Bakanlığı Müsteşarı Werner Gatzer'in bakanlığın kararını ilgili birimlere yazılı olarak bildirdiği belirtildi. Bakanlık çevrelerinden edilen bilgiye göre, gönderilen yazıda Maliye Bakanlığı'nın gelecek mali yıllarda bütçe üzerinde daha fazla yük oluşmaması amacıyla 2023 yılındaki harcamaları dondurduğu ifade edildi.

Der Spiegel'in haberine göre Gatzer'in mektubunda tek tek bakanlıklar ve bütçe planları sıralanarak "2023 federal bütçesinin 4 ila 17 ve 23 ila 60'ncı bölümlerindeki mevcut tüm taahhüt yetkilerinin derhal geçerli olmak üzere bloke edilmesi" talimatı veriliyor. Gatzer'in mektubunda yer alan "Federal bütçe için genel bütçe durumunun gözden geçirilmesi gerekmektedir" ifadesinin alarm verici bir duruma işaret ettiği kaydediliyor.

Yazıda, mevcut yükümlülüklerin yerine getirilmeye devam edileceği, ancak yeni yükümlülüklere girilemeyeceğinin vurgulandığı ifade ediliyor. Cumhurbaşkanlığı, Federal Meclis, Eyalet Temsilcileri Meclisi ve Anayasa Mahkemesi gibi anayasal kurumların ise bu adımdan muaf tutulduğu belirtiliyor.

Ne olmuştu?

Muhalefetteki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) Federal Meclis Grubu'nun 197 üyesi, koalisyon hükümetinin 2021 bütçesinde yer alan toplam 60 milyar euro tutarındaki kredinin yeniden tahsis edilmesi ve iklimin korunması ve ekonominin modernleştirilmesi için kullanması planlarını anayasanın borç freni düzenlemesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne taşımıştı.

Alman Anayasa Mahkemesi, 15 Kasım tarihli kararında bu kredinin yeniden tahsis edilmesini anayasaya aykırı bularak "geçersiz ve hükümsüz" ilan etmişti. 2009 yılında Anayasa'ya dahil edilen borç freni düzenlemesi, Covid-19 pandemisiyle mücadele kapsamında 'acil durum istisnası' uygulamasıyla askıya alınmıştı. Ancak Mahkeme, iklim değişikliğiyle mücadelenin bu istisna kapsamına girmediğini belirterek bu nedenle hükümetin bu bütçeyi borçlanamayacağına hükmetti.

Anayasa Mahkemesi'nin kararı Federal Hükümet'i zora soktuFotoğraf: Uli Deck/dpa/picture alliance

Kararın ardından Federal Hükümet, bu fondan finanse edilecek bazı projeleri geçici olarak askıya almıştı. Bu adım, 2024 ve sonraki yıllar için harcama taahhütlerini de içeriyordu.

Şimdi ne olacak?

Alman Birinci Kanalı ARD'nin yayınına katılan Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck, mevcut durumdan başka fonların da etkilenmesi halinde daha dramatik senaryoların söz konusu olabileceği uyarısında bulundu. Bakan, "Bu iş 60 milyar euroda kalırsa bu yeterince kötü. Ama başka fonlar da söz konusu olursa durum daha da dramatik bir hal alabilir" diye konuştu. Habeck, sosyal harcamalarda kesintiye gidilmesi gibi önerilerin ise boyutları çok daha büyük olan problemi çözmek için yeterli olmadığını savundu. 

Yeşiller partili Bakan, borç freni uygulamasını da eleştirerek, uygulamanın statik bir yapıda olduğunu ve akıllıca olmadığını ifade etti. Habeck, "Ayrıca bu uygulama, Rusya'dan daha ucuza gaz aldığımız, Çin'in üretim yerimiz ve satın alma pazarımız, Amerikalıların her daim güvenilir, sadık dostlarımız olduğu ve askeri yükü omuzlarımızdan aldığı, Avrupa'da savaşın olmadığı zamanlarda hayata geçirildi. Koşullar böyleydi ve şimdi bu koşullar değişmiş görünüyor" diye konuştu.

Koalisyon hükümetinde farklı çözüm önerileri

Koalisyon partileri Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasında krize yönelik olası çözümler konusunda ise farklı görüşler mevcut.

ARD'ye konuşan SPD Genel Sekreteri Kevin Kühnert borç freni uygulamasına ilişkin Habeck'den daha radikal açıklamalarda bulundu. Borç freni uygulamasının askıya alınmasına yönelik görüş bildiren Kühnert, bütçede acil durum ilan etmenin mümkün olabileceğine işaret etti. "SPD tek başına iktidarda olsaydı bu kesinlikle yapacağımız bir şey olurdu" diyen Kühnert, koalisyon içinde olası senaryoların değerlendirileceğini ifade etti.

Ancak düzenlemenin kaldırılması için meclisin üçte ikisinin onayı gerekiyor. Bu çoğunluğa ulaşılması ise muhalefetteki Hristiyan Birlik partilerinin düzenlemeye sıkı destek vermesi nedeniyle olası görülmüyor.

Koalisyon ortağı FDP de bu uygulamanın kaldırılmasına kesin bir dille karşı çıkıyor. FDP, sosyal harcamalarda kesintiye gidilmesi önerisinde bulunurken, Yeşiller ve SPD bu tür bir önleme sıcak bakmadıklarını ifade ediyor.

Kühnert, "SPD için şunu söyleyebilirim ki, bütçenin herhangi bir yerinden adeta bir çim biçme makinesiyle 60 milyar tasarruf etmek, sosyal alanda kesintiye gitmek, toplumumuzdaki dönüşümü geri almak, uluslararası rekabette firmaları desteklememek ve böylelikle Almanya'da istihdam kaybına yol  açmak için SPD 2021'de seçilmedi ve Federal Meclis'te asla buna evet demeyeceğiz" diye konuştu.

Sol Parti'den 'iklim varlık vergisi' önerisi

Muhalefetten ise 60 milyar euroluk açığın yükünü sıradan vatandaşın sırtına yüklemek yerine varlıklı kesimin ödeyeceği vergilerle ikame etme önerisi geldi.

FDP'li Maliye Bakanı Christian Lindner'in acil durum frenini çekmesiyle halihazırda yatırım eksikliğinin hakim olduğu tüm alanları "nefessiz bıraktığını" savunan Sol Parti Meclis Grup Başkanı Dietmar Bartsch, Başbakan Olaf Scholz'u vatandaşlara "sosyal devlet sözü vermeye" çağırdı. Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından yaşanan bütçe açığını kapatmak için sosyal kesintilere gidilmemesi gerektiğini savunan Sol Partili politikacı, varlıklı kesim için bir iklim vergisi getirilmesi önerisinde bulundu.

Bartsch, "Almanya'yı modernleştirmek için küçük insanlardan değil, milyarder ve milyonerlerden vergi alınması gerektiğini" savunarak, bu yolla gerekli yatırımların sosyal kesintiye gitmeden güvence altına alınabileceğini kaydetti. Bartsch ayrıca, Federal Ordu için öngörülen özel fonun da gözden geçirilerek bu varlıklardan önemli ölçüde tasarruf yapılmasını önerdi.

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?