1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türk şirketlerini bekleyen borç krizi tehlikesi

12 Haziran 2018

Ekonomistler, döviz kuru ve faiz artışlarının Türkiye'deki şirketlerin borçlanma maliyetlerini artıracağı, artan borç maliyetleri nedeniyle, şirketlerin yeni istihdam ve yatırım yapamayacakları konusunda uyarıyor.

Türkei, Symbolfoto: Währung Türkische Lira
Fotoğraf: picture-alliance/J. Kalaene

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, geçtiğimiz hafta Anadolu Efes, Coca-Cola İçecek, Doğuş Holding, ERDEMİR, Koç Holding, OYAK, Rönesans Gayrimenkul Yatırım, Turkcell, THY, TÜPRAŞ ve Şişecam’ı, "çalışma ortamındaki bozulmayı" gerekçe göstererek incelemeye aldığını duyurdu. Bu duyurudan iki gün sonra da 17 Türk bankasının notunun indirildiği açıklaması geldi. DW Türkçe, Moody's'in bu adımlarının Türkiye ekonomisi için ne anlama geldiğini ekonomistlere sordu.

"Borç ödemeleri zorlaşacak

Prof. Hayri Kozanoğlu, notu negatife çevrilen bankalarla birlikte, bütün şirketlerin negatif izlemeye alınmasını, "Durum oldukça ciddi görünüyor. Moody's'in bu kararı Türkiye ekonomisini çok yönlü olarak olumsuz etkileyecek” diye yorumladı. Şirketlerin 223 milyar dolarlık döviz borcunun, yarısının bankalara yarısının yurtdışına olduğunu vurgulayan Prof. Kozanoğlu, şunları söyledi:

“TL kazanan şirketlerin yurt dışı ödemeleri çok ciddi zorlaşacak. Merkez Bankası’nın 5 puanlık faiz artışı, şirketlerin yurtiçi TL kredilerinin maliyetini artıracak. Tipik bir şirket sabit sermaye yatırımlarını dövizle yapar. Günlük işlerini ise TL ile döndürür. Hem döviz kredilerinin hem de faiz artışı nedeniyle TL kredilerinin maliyetleri arttı. Bu şirketlerin borçlarının ana para ve faiz ödemelerinde büyük güçlükle karşılaşacakları beklenebilir.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen ay Bloomberg televizyonuna verdiği söyleşide 24 Haziran'da yeniden seçildiği takdirde para politikasında daha etkin rol oynayacağını söylemesinin ardından TL dolar ve euro karşısında tarihin en düşük seviyesine inmişti. Bunun üzerine Merkez Bankası (TCMB) 23 Mayıs ve 7 Haziran’da iki kez faiz artırarak toplam 500 baz puanlık faiz artışı yapmış ve para politikasında sadeleşmeye gitmişti.

GlobalSource Partners Türkiye Danışmanı Atilla Yeşilada, şirketlerin bilançolarından çok “Türkiye'de genel ekonomik ortam bozulduğu için” incelemeye alındığını söyledi. İsmini vermek istemeyen bir ekonomist ise kur şoku ile birlikte 5 puanlık faiz artırımının ekosistemi bozduğunu söyleyerek "bu ekosistemde faaliyet gösteren firmalara negatif bakıyorlar” değerlendirmesini yaptı.

Çarşıda ekonominin nabzı dövizde atıyor

06:04

This browser does not support the video element.

Resesyon uyarısı

Türkiye ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.4 oranında büyüdüğü açıklandı. Ancak ekonomistler yüksek cari açık ve enflasyon nedeniyle yüksek büyümenin sürdürülebilir olmadığını söylüyor ve önümüzdeki çeyreklerde ekonominin yavaşlayabileceği konusunda uyarıyor. Mayıs ayında yıllık enflasyon yüzde 12.5 olmuştu.

Ekonomistler artan döviz kurları nedeniyle borçlanma maliyetindeki artışın yanı sıra Merkez Bankası’nın son faiz artışlarının da durgunluğu tetiklediğini belirtiyor. Ekonominin durgunluğa gireceğini belirten Yeşilada, “Son faiz artırımları işi iyice zorlaştırdı. Ekonomi son çalkantıdan önce durgunluğa giriyordu. Ne kadar tedbirli olsanız da, sene başından bu yana yüzde 20’lik kur artışı oldu” dedi.

Yeşilada,“Resesyon satışların düşmesi demektir. Bir ülkenin satışları o ülkenin milli geliriyle bağlantılıdır. Moody's yılsonunda yüzde 3’ün altında büyüme tahmin ediyor. Bu, satışlarınızın yarı yarıya düşmesi demektir” şeklinde konuştu.

SPK (Sermaye Piyasası Kurulu)’dan bir bürokrat da DW Türkçe’ye, “Nisan, mayıs ayında IBM (güven endeksi) yüzde 50’nin altına düştü. Bu ekonomide durgunluk demektir” değerlendirmesini yaptı.

Yatırımlarda gerileme

Düşük büyüme ve durgunluk nedeniyle iç pazarda satış yapamayacak şirketlerin küçülmek zorunda kalacağını belirten aynı SPK yetkilisi, "Küçülürken de, işçi çıkaracaklar ve yatırımlarını erteleyecekler. Bazıları üretimlerini yurt dışına kaydırabilir” yorumunu yaptı.

Bankaların şirketlerden kredi dönüşü sağlayamayınca, yeni kredi açmakta zorlanacağını vurgulayan Prof. Kozanoğlu, "Borç sorunu yaşamayan şirketler için de, bankaların yeni kredi açamayacak duruma gelmesiyle yatırımlarda çok ciddi bir gerileme görülecek. Bunun devamında da bildiğimiz gibi istihdam yaratılmayacak, işler iyi gitmeyince işçilere ücretleri geç ödenecek” dedi.

Türk lirası beş ayda yüzde 17 değer kaybetti

01:17

This browser does not support the video element.

Yurt dışından borçlanmada sıkıntı

Şirketleri ve bankaları negatif izlemeye alma kararları birlikte düşünüldüğünde, bankaların  yurtiçindeki kredilerinin ana para ve faizini tahsilde güçlük çekeceğini söyleyen Prof. Kozanoğlu, “Tahsilatın yanı sıra yurtdışından borçlanırken de ciddi sıkıntı yaşayacaklar. Risk primi yukarı çıkacağı için daha yüksek faizle borçlanmak durumunda kalacaklar. Bu da dibe giden bir spiral gibi görünüyor” dedi.

Yurt dışından borçlanan şirketlerin kurdaki kayıp nedeniyle bilançolarına bugün itibariyle 150 milyar TL zarar yazdığını belirten Yeşilada, "Döviz kuru sene başındaki seviyesine geri dönmezse, bu şirketler bir yıl içinde 150 milyar TL daha fazla ödeme yapacaklar. Bunu kim kaldırabilir” şeklinde konuştu. Yeşilada, “Şirketler bu durumda, istihdam ve yatırım yapamaz, mal tedarikini azaltarak, bütün nakdini borç faizlerini ödemeye ayırırlar. Fabrika kurmak için dışarıdan mal alırken, daha pahalıya mal alacaklar” değerlendirmesini yaptı.

İstihdam negatif etkilenecek

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre işsizlik Şubat döneminde yüzde 10,6 seviyesinde gerçekleşti.

Yeşilada, “Son bir senede istihdam bir milyon arttı. Daha fazla artmaz. Şirket malını satamayacak diye, yeni işe alım yapmaz. Gelecek sene de istihdam daha düşük olur” dedi.

Bahçeşehir Üniversitesi’nden BETAM Başkanı Prof. Seyfettin Gürsel, ekonomide hem kurdan hem enerji fiyatlarından kaynaklanan müthiş bir maliyet enflasyonu olduğunu belirterek, “Türkiye tekrardan stagflasyona giriyor. TOFAŞ, OYAK gibi otomotiv firmaları önemli miktarda ara girdi ithal ediyor. Kurdaki değer kaybı bunların işine yaramaz” dedi.

Gürsel, kur artışı nedeniyle bilançolarında bozulma olan şirketlerin, arz yönlü yatırımlarını kısacağı için ilave istihdam yaratmalarının zor olduğunu söyledi. Gürsel, makro düzeyde şokların talebi düşürücü etki yaptığının görülmeye başlanacağını belirterek, “Böyle olunca, TOFAŞ, OYAK gibi daha çok iç pazara satış yapan şirketler daha az satış yapıp, stoklara yönelecekler. Bunların hepsi bir arada işçi çıkarmaya da yol açar. İki kanaldan birden istihdam negatif etkilenir” yorumunu yaptı.

Aslı Işık / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik