1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Uğur Mumcu cinayetinde çarpıcı gelişmeler

6 Mayıs 2021

Mumcu cinayetine ilişkin Ankara Valiliği’ne yapılan ihbarda, firari sanık Oğuz Demir’in sahte kimlikle Türkiye’ye döndüğü iddia edildi. İhbarı araştıran Emniyet ise raporunda Demir’in adresini “Avustralya” olarak yazdı.

Fotoğraf: picture-alliance/AA/M. Kaynak

Gazeteci-yazar Uğur Mumcu cinayetinin kırmızı bültenle aranan firari sanığı Oğuz Demir’le ilgili dikkat çeken gelişmeler yaşandı. Ankara Valiliği’ne ihbarda bulunan bir kişi, "Oğuz Demir adlı şahsın İran’a kaçtığını, sonradan kimlik değiştirerek Türkiye’ye tekrar geri döndüğünü duydum E.D. adlı arkadaştan" iddiasında bulundu.

İfadesi alınan ve Oğuz Demir’in üvey kuzeni olduğunu belirten gazeteci E.D., "Yolda görsem tanımam. Bilgi edinsem ilk ihbar edecek kişiyim" dedi. Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın sisteminde sorgulama yapan emniyetin, buna ilişkin raporunda Oğuz Demir’in adresi olarak "Avustralya" yazması dikkat çekti.

Uğur Mumcu cinayetinin arkasındaki örgüt olan yasadışı silahlı Tevhid Selam Kudüs Ordusu’na üye olmaktan yargılanan Hasan Kılıç’ın avukatı Ahmet Kılıç da DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada "Mumcu suikastından sonra MİT Müsteşarı tarafından 2 Şubat 1993 tarihli yazıyla Başbakanlık Makamı’na suikastın İsrail Gizli Servisi MOSSAD ajanları tarafından işlendiğini belirten çok gizli yazı gönderildiğini" öne sürdü.

‘Oğuz Demir Türkiye’ye geri döndü’ ihbarı

24 Ocak 1993 tarihinde öldürülen Uğur Mumcu'nun evinin önündeki aracına bombayı koyan Cihan kod adlı Oğuz Demir, o tarihten bu yana firari olmasına karşın bir türlü yakalanamadı. Kırmızı bültenle aranan Oğuz Demir ile ilgili Ankara Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü’ne 7 Ocak 2021 tarihinde bir ihbar maili geldi. "Uğur Mumcu Suikastı" başlıklı ihbar içeriğinde, şunlar yazdı:

"Uğur Mumcu suikastı faillerinden biri olan Oğuz Demir adlı şahsın İran’a kaçtığını, sonradan kimlik değiştirerek ülkemize tekrar geri döndüğünü duydum E.D. adlı arkadaştan. E.D., Uğur Mumcu suikastı faillerinden biri olan Oğuz Demir’in kuzenidir. Oğuz Demir’in nerede olduğunu E.D. biliyor. Umarım Mumcu ailesinin uzun yıllardır devam etmekte olan acısına son verir. E.D. akrabasının yerini söyler. E.D. iyi bir insandır. Terörle suçla işi de olmaz. Umarım vicdanlı şekilde gerçeği anlatır ve Oğuz Demir’in yerini söyler ve onu yargıya teslim eder şeklinde beyanlarda bulunulduğu anlaşılmıştır."

Konu hemen nöbetçi Ankara Terör Suçları Soruşturma Bürosu Savcısına iletildi. Cumhuriyet Savcısı, 12 Ocak'ta polise "İhbar metni içeriğinde ismi geçen E.D. isimli şahsa İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerince ulaşılarak konu hakkında bilgi almasının yapılması" talimatı verdi.

‘Yolda görsem tanımam’

Savcının talimatı üzerine E.D., 20 Ocak’ta İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne çağrılarak bilgisine başvuruldu. Oğuz Demir’in üvey amcası A. D.’nin oğlu olduğunu belirten E.D. "Ben üvey amcam A. D. ve oğlu Oğuz Demir’i henüz ilk okula dahi başlamamışken, Oğuz Demir evlenirken düğününde bulunmuştum. Bu onu ilk ve son görüşüm olmuştu. Kendileriyle aile yakınlığımız da yoktur. Ailelerimiz de kendi aralarında görüşmez. Oğuz Demir’i şu an yolda dahi görsem tanımam" dedi.

‘Bilgi edinirsem ilk ihbar edecek kişi benim’

E.D., üvey kuzeni Oğuz Demir’in Uğur Mumcu suikastına karıştığını haberlerden öğrendiğini ifade ederek, şunları anlattı:

"Biz ailecek Uğur Mumcu’yu çok severdik. Haberlerden bu bilgiyi öğrendikten sonra da çevremde bulunan birkaç arkadaşıma Oğuz Demir’in üvey kuzenim olduğu yönünde sitem dolu sözlerim olmuş olabilir. Zaten Oğuz Demir’in benim üvey kuzenim olduğunu bilen kişiler de çok az sayıdadır. Çünkü Oğuz Demir’in üvey de olsa kuzenim olması beni fazlasıyla utandırmaktadır. Bu sebeple çok fazla bahsi açıp anlattığım bir olay değildir. Oğuz Demir hakkında bir bilgi edinirsem ilk ihbar edecek kişi benim. Bu kişi benim yaşantımın hiçbir yerinde olmayan hiçbir duygusal bağım olmayan birisidir. Yaşamım boyunca henüz 5-6 yaşlarında çocukken sadece bir defa görüp unuttuğum kişidir."

"28 yıl oldu, babam yok ve hiçbir şey çözülmüyor"

11:33

This browser does not support the video element.

‘İhbarcıdan şikâyetçiyim’

E.D. bu ihbarı yapan kişinin araştırılmasını isteyerek "Çünkü bu ihbar tamamen kötü niyetle yapılmış bir ihbardır. Bu ihbarı gerçekleştiren kişilerden davacı ve şikâyetçiyim" dedi.

Emniyet, aldığı ifadeyi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Başsavcılık da ihbarı ve belgeleri Oğuz Demir’in yargılamasını yapan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. 5 Mayıs’taki duruşma, Covid-19 tedbirleri kapsamında ertelendi.

Emniyet'ten sorgulama

Öte yandan İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Oğuz Demir ile ilgili Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın bilgi havuzunda sorgulama yaptı. "FETÖ/PDY havuzu"nda yapılan sorgulamada Demir ile ilgili Bank Asya, Bylock, Kanun Hükmünde Kararname’yle ihraç listelerinde herhangi bir kayda ulaşılamadığı notu düşüldü.

Adres, ‘Avustralya'

Ancak en dikkat çeken sonuç ise adresiyle ilgili oldu. Terörle Mücadele Bilgi Sistemi (TEMBİS) Sorgulama Raporu’da yer alan bilgiye göre, "Açık kimlik ve adres kayıt sistemi bilgileri" sorgulamasında Oğuz Demir’in adresi "Avustralya" yazıldı.

Ulasal Yargı Ağı Projesi’ndeki (UYAP) sorgulamasında ise "anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak" suçundan iki ayrı araması olduğu bilgisi çıktı.

TEMBİS raporunun altında "Bu bilgilerin gizliliğine riayet edilerek, üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmayın" notu düşüldü.

‘Mumcu ailesi davaya müdahil olmasın’

Öte yandan, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesinin de arasında bulunduğu birçok olayı kapsayan Umut Davası'nda yasa dışı Tevhid Selam Kudüs Ordusu üyesi olmaktan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan üç sanıkla ilgili Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı vermişti. Bu nedenle dava yeniden Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlamıştı. 

Sanıklardan Hasan Kılıç’ın avukatı Ahmet Kılıç, davanın esasına ilişkin bazı taleplerde bulundu. Mumcu ailesinin davaya müdahil olmalarına ilişkin mahkemenin kararından geri dönmesini isteyen avukat Kılıç, şunları talep etti:

"Müvekkil aleyhinde açılan ve yıllardır devam eden bu davanın açılma gerekçesi Uğur Mumcu ve diğer faili meçhul cinayetlerin müvekkile isnat edilmesiydi. Bu iddialarla açılan davada iddialar ispatlanamadığından müvekkil ve yeniden yargılaması yapılan diğer sanıklara Uğur Mumcu cinayetinden dolayı ceza verilmemiştir. Bu dosya kapsamında Uğur Mumcu ve ailesinin müdahilliklerinin anlamı ve gereği kalmamıştır. Dolayısıyla Güldal Mumcu ve çocuklarının da bu dosyadaki müdahilliklerinin kaldırılması gerekmektedir."

‘MİT suikastı MOSSAD yaptı’

Avukat Kılıç, dilekçesinde, aksi durumda "Uğur Mumcu suikastından sonra MİT Müsteşarı tarafından 2 Şubat 1993 tarihli 01.786.8879/137 sayılı Başbakanlık Makamı’na yönelik yazılan ve suikastın İsrail Gizli Servisi MOSSAD ajanları tarafından işlendiğini belirten Çok Gizli damgalı yazının içeriğinin ve akıbetinin MİT Müsteşarlığı’ndan sorulması için" müzekkere yazılmasını da talep etti.

19 Mart’taki duruşmada bu talepleri değerlendiren mahkeme, Mumcu ailesinin müdahilliğinin kaldırılması talebini gelecek celsede karara bağlayacağını bildirdi. MİT’e müzekkere yazılması talebine ilişkin ise herhangi bir karar verilmeyerek, duruşma 28 Mayıs’a ertelendi.

Alican Uludağ

© Deutsche Welle Türkçe