1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Uzmanlar: Seçimlerin asıl galibi milliyetçilik

Değer Akal
15 Mayıs 2023

14 Mayıs seçimlerinden "milliyetçiliğin" galip çıktığına dikkat çeken uzmanlar, AB'yi Türkiye ile ilişkilerinde zor bir sürecin beklediğini, sonuçların istikrarsız ve Batı karşıtı bir Türkiye'ye işaret ettiğini söyledi.

Fotoğraf: Samir Huseinovic/DW

Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP) ve Heinrich Böll Vakfı İstanbul bürosunun düzenlediği video konferansında, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimleriyle Türkiye'de ortaya çıkan siyasi tablo mercek altına alındı.

DGAP'nin yöneticilerinden Dr. Stefan Meister'ın moderatörlüğünü yaptığı video konferansında, Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanı Dr. Sinem Adar ile DGAP uzmanı ve Heinrich Böll Vakfı'nın eski Türkiye büro şefi Kristian Brakel, seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeler yaptı.

Adar: Erdoğan galip çıkar

CATS uzmanlı Dr. Sinem Adar, cumhurbaşkanlığı yarışında Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın "beklenenden yüksek" bir oy oranı almasını "Üzerinde düşünülmesi gerekiyor" sözleriyle değerlendirdi.

Batman, Bayburt ve Şırnak dışında AKP'nin oy oranlarının aslında yüzde 8 ila 12 oranında gerilediğine işaret eden Adar, oylarının büyük ölçüde MHP'ye kaydığını, seçimlerin ikinci tura kalması halinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinden Erdoğan'ın galip çıkmasının beklendiğini söyledi.

Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanı Dr. Sinem Adar.Fotoğraf: DW

Adar, "Seçimlere katılım oranını dikkate aldığınızda, ki bu yaklaşık yüzde 89 oranında gerçekleşti, ikinci turu kazanacak adayın, 28 milyon seçmenin oyunu alması gerekecek. Pazar günkü seçimlerde 26 milyon 500 bin seçmenin desteğini almış olan Erdoğan buna yaklaşmış görünüyor. Erdoğan, bir buçuk milyon seçmenin daha desteğini almakta zorlanmayacaktır" diye konuştu.

Cumhur İttifakı'nın meclisteki çoğunluğu kazandığına, Sinan Oğan'a verilen oyların bir bölümünün de ikinci turda Erdoğan'a kaymasının çok olası olduğuna vurgu yapan Adar, "Ayrıca seçim sonuçlarının açıklanmasına ilişkin yapılan manipülasyonu yönetme biçimi nedeniyle de muhalefete yönelik ciddi bir hayal kırıklığı oluştu… Muhalefetin son bir kaç haftadır yakalamış göründüğü momentum, kaybedilmiş görünüyor. Umarım yanılıyorumdur ve bu gayet tabii ki muhalefetin mücadele etmekten vazgeçmesi gerektiği anlamına da gelmiyor ama mevcut gelişmeler Erdoğan'ın ikinci turu kazanabileceği öngörüsüne yol açıyor" dedi.

Brakel: Anayasa değişikliğinin eseri

DGAP'nin Türkiye uzmanı Kristian Brakel de ikinci tura kalacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibinin Erdoğan olacağı görüşünde.

AKP'nin son yirmi yılda ülkeyi hiç olmadığı kadar kutuplaştırdığına, Türkiye siyasetine kimlik politikalarının hakim olduğuna vurgu yapan Brakel, "Böyle bir ortamda seçmenin bir diğer tarafa geçmesi çok zor" dedi.

Milletvekilleri seçimlerinde AKP'nin kaybettiği oyların ittifak ortağı MHP'ye kaydığına işaret eden Brakel, Türkiye'de ortaya çıkan siyasi tablonun 2017'deki anayasa değişikliğinin bir eseri olduğuna dikkat çekti.

DGAP uzmanı ve Heinrich Böll Vakfı’nın eski Türkiye büro şefi Kristian Brakel.Fotoğraf: picture-alliance/dpa/M. Redeligx

"Anayasa değişikliği sadece cumhurbaşkanına eşi benzeri görülmemiş bir güç vermek için değil, aynı zamanda sağ bloğun egemenliğini temelde ebediyen tesis etmek için tasarlanmıştı" gözlemini aktaran Brakel, mevcut seçim sonuçlarını değerlendirirken bunun göz önünden bulundurulması gerektiğini kaydetti.

Ayrıca muhalefetin tüm zorluklara rağmen Erdoğan'ı ilk kez seçimleri kaybetmenin eşiğine getirdiğini vurgulayan Brakel sözlerini "Evet bu muhalefetin umduğu sonuç olmayabilir ama kimse Erdoğan'ı daha önce koltuğunu kaybetmenin eşiğine getirememişti. Bu da gözardı edilmemeli" şeklinde sürdürdü.

"Asıl galip çıkan milliyetçilik"

Siyasi analistler ayrıca Türkiye'de güçlenen milliyetçiliğe ve Batı karşıtlığına da dikkat çekti.

CATS uzmanı Adar, MHP'nin oy oranının artmış olmasını "kimsenin beklemediği asıl sürpriz" olarak nitelendirirken şu analizi yaptı:

"Seçim sonuçlarına baktığınızda, seçimlerden asıl galip çıkan milliyetçilik gibi duruyor. Çünkü sonuçlar milliyetçi bir TBMM'ye işaret ediyor. Muhtemelen dış politikanın da milliyetçi bir perspektiften şekilleneceği bir Türkiye ile karşı karşıya olacağız. Batı karşıtlığı da güçlü olacaktır. Türkiye'de milliyetçilik hep güçlü olmuştur ama şu anda en güçlü siyasi temsiliyete sahip ideoloji gibi görünüyor. Bununla birlikte milliyetçi cephe parçalanmış, yani farklı partilere bölünmüş durumda, MHP, Sinan Oğan ve Zafer Partisi ile İYİ Parti…"

Fotoğraf: DW/D. Cupolo

Kristian Brakel de Avrupa'daki Türkiye değerlendirmelerinde ağırlıklı olarak dine, siyasal İslam'a odaklanıldığını, ancak Türk siyasetindeki söylemlerde asıl öne çıkanın milliyetçilik olduğunu kaydetti, "Ve bu ne yazık ki daha uzun bir süre böyle olmaya devam edecek. Aynı şey, Kürt milliyetçiliği  kartını oynayan Kürt adaylar için de geçerli" dedi.

Türkiye'de istikrarsızlık endişesi

Uzmanlar, Türkiye'nin zorlu sınamalarla karşı karşıya bulunduğunu, istikrarın tesisinde de güçlükler yaşanacağı ve bunun Avrupa'ya da etkileyebileceği görüşünde.

CATS uzmanı Adar, iktidarı ekonomide büyük sorunların beklendiğine işaret ederken "Ayrıca Cumhur İttifakı bünyesinde rekabet içerisinde olan farklı gruplar var, bu nedenle çok kırılgan. Bu da siyasi istikrarsızlığa yol açabilir" görüşünü dile getirdi. 

Brakel de Türkiye'nin önümüzdeki süreçte ekonomik açıdan Batı'ya ve özellikle AB'ye ihtiyaç duyacağını belirterek "AB Türkiye ile ilişkiler konusunda uzun zamandır seçimlere işaret ederek bekle gör politikası izliyordu. Artık bunun sürdürülmesi zor. Artık Avrupa'da yol nasıl devam edileceğinin tartışılması gerekiyor" dedi.

AB ne yapmalı?

Toplantıda, AB'nin Erdoğan'ın iktidarda kaldığı bir Türkiye'ye yönelik nasıl bir politika izlemesi gerektiği de tartışıldı.

"AB Türkiye'de demokrasiyi desteklemek için ne yapabilir?" sorusunu yanıtlayan Sinem Adar, şunları kaydetti:

"Ne yazık ki o tren çoktan kaçtı. Geçmişte, kasten ya da bilinçli bir şekilde yapılmış olmasa da Türkiye'deki otoriterleşme sürecine imkan sağlandı. Bu noktada yapılabilecek en iyi şey artık daha da büyük zarar vermemektir. Şunu anlıyorum: Türkiye ile hiç işbirliği yapmamak bir seçenek değil. Ama Erdoğan ikinci turda kazanacak olursa iktidarın daha da otoriterleşmesine olanak, imkan sağlanmamalı. İktidardaki ittifak hiç olmadığı kadar kırılgan ve Türk toplumundaki değişim haykırışı da hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Demokrasiden yana olan topluma destek sürdürülmeli…"

Fotoğraf: Imago/F. Sorge

Kristian Brakel de AB'nin Türkiye'nin yeniden demokratikleşme yörüngesine girmesini sağlayamayacağını ancak belirli konularda uygulanacak baskı yoluyla Erdoğan'a adım attırılabileceği görüşünde.

"Erdoğan, her ne kadar kendini güçlü bir lider olarak göstermeye çalışsa da, farklı vesilelerle baskıya hassasiyeti olduğunu gösterdi" diyen Brakel, "ABD, Rusya ya da Almanya ne zaman gerçekten, ekonomik mahiyette baskı uyguladıysa Erdoğan geri adım attı… Gayet tabii ki ödenmesi gereken bir bedelin, Türkiye'nin Avrupa için önemli olduğu konularda bir sıkıntı yaşanmasının, göze alınması lazım… Bugüne kadar hükümetlerimiz, Deniz Yücel ve Rahip Brunson dışında, ödenecek bedele değmeyeceği hesabını yaptılar" diye konuştu.

Almanya'daki oyların analizi

Oturumda CATS uzmanı Sinem Adar'a Almanya'daki sandık sonuçları, Türkiye vatandaşı seçmenlerin oy tercihi de soruldu.

Seçimlere katılım oranının yüzde 45'ten yüzde 48'e yükselerek yaklaşık yüzde üç oranında arttığına işaret eden Adar, "Erdoğan, 2018'de olduğu gibi oyların yüzde 65'ini, Kılıçdaroğlu da oyların yaklaşık yüzde 31'ini almış görünüyor. Kılıçdaroğlu'nun aldığı oylar, 2018 yılındaki seçimlerde İnce, Akşener ve Demirtaş'ın aldıkları oyların toplamı gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu'nun biraz daha alabileceğini düşünmekle birlikte bu sonuçların çok da şaşırtıcı olmadığı görüşündeyim, özetle çok büyük bir değişim yok gibi duruyor" dedi.

Erdoğan'ın yurt dışında neden bu kadar popüler olduğu sorusunu da yanıtlayan Adar, "Öncelikle şunu söylemem gerekiyor. Almanya'daki kayıtlı seçmenin sadece yüzde 50'si oyunu kullanıyor ve Erdoğan işte oyunu kullanan bu yüzde 50'lik kesimin yüzde 65'inin oyunu kazanıyor. Dolayısıyla Erdoğan'ın popülaritesi derken bu çerçevenin gözardı edilmemesi gerekiyor" dedi.

Almanya’daki Türk vatandaşları kurulan sandıklarda oy kullandı.Fotoğraf: Tuncay Yildirim/DW

Bununla birlikte Adar, Erdoğan'ın oyunu kullanan seçmenlerin önemli bir bölümünün desteğini almasında, farklı nedenlerin etkili olduğunu anlattı. Adar, bu nedenleri şu sözlerle sıraladı:

"Şimdi değişiyor olsa da uzun süre Türkiye'deki ekonomik büyüme, özellikle zamanlarının önemli bir bölümünü Türkiye'de de geçiren ileri yaştaki seçmenlerin tercihinde etkili oldu. Konsolosluklardaki hizmetler de beğeniliyor. Genç nesiller için de duygular önemli. Karizmatik bir şahsiyet olarak gördükleri Erdoğan, Almanya toplumunda kabul edilmediklerini, dışlandıklarını düşünen gençlerde etkili oluyor. Bir de tabii AKP iktidarı döneminde kazanılmış hakların kaybedilmesi korkusu da oy tercihinde belirleyeci."

 

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?